Elestriler & Öneriler
Posted: Sat Oct 15, 2005 1:33 pm
Sevgili Cantryanlar,
Bu batağa batmış tüm arkadaşlar olarak.. hergün hepimiz Cantr'a uzun vakitler ve efor harcıyoruz. Düştük, çıktık, uğraştık,didindik, kavga ettik, eleştirdik.. bu sürece hitaben bir kaç kelam etme niyetindeyim.
Aslında bu yazıyı üçüncü yazışım, ilk iki seferde veritabanı çöktüğü için kayıt edemedi. Ben de fırsattan istifade dilini biraz daha hafifletmem gerek galiba fikrine kapıldım. Demem odur ki, yazacaklarım şahsi algılanmasın, gönderme olarak da düşünülmesin.
Eleştirilere yönelik:
Tipik bir şekilde dakika bir Türklüğümüzü sergiliyoruz tabii.. Jos Cantr'ı Türklerden korusun dedirtecez yakında sanırsam.
Şimdi hepimiz çeşitli zamanlarda oyuna eleştiri getiriyoruz. da.. bunun da yolu var yordamı var. Şu eleştirileri işe yarar hale getirmek adına şunları düşünüyorum:
1) Kendi kendimize homurdanıp, sokranmanın bir faydası yok. Bir eleştiri yapılacaksa bunu ilgili makama ileterek yapmalıyız. Yani, gelip de bana "abi oyunun şurası çok kötü.. şurası çok saçma.." deyince bir şey değişmiyor, elimize de bir şey geçmiyor.
Eleştirilerin ilgili departmanlara gönderilmesi ya da foruma yazılması lazım.. yoksa tavada su dövmüş oluyoruz.. bir de gereksiz yere oyundan soğutuyoruz kendimizi.
2) Bir eleştiri ya da öneri getirmeden önce yapılması gerekenler de var tabii.. memlekette en çok atlanan basamaktır kendisi bu arada.. :
- Mevcut durum niye böyle? Bir sebebi var mı, yoksa düşünülmemiş mi?
Örneğin hayvan adları çevrilmemiş.. sorarsanız öğreniyorsunuz ki "çevirilemiyorlar".. üstünde çalışılmakta. Ya da "niye 200 dakika limiti var, ne gerek var?" sorunca ilgili şahıs diyor ki "olmayınca server çöküyor" sen de "hıı.. tamam" diyorsun. uzun lafın kısası önce bir soracaksın. Daha oyuna girdiğinin ikinci gününde şu yanlış bu yanlış demekle olmuyor.
- Bir öneri getirmeden önce bu öneri daha önce konuşulmuş mu diye sorulmalı
Forumda biliyorsunuz bir "Öneriler(Suggestions)" bölümü var.. valla çok uzun o yüzden ben de okumuyorum.. ama Uğur'a soruyorum, böyle bir konu konuşuldu mu diye.. çünkü 2000 cantr oyuncusu da armut toplamıyor biz düşünürken.
-Önerinin Cantr'a uygunluğu içinde iki krater var.
İlki.. bilgisayar programına uygun olması; ikincisi cantr ruhuna uygun olması.. bu noktada MUD, FRP ya da Ultima gibi düşüncelerimizden değil cantr kültürünü ele almak gerekli.. onun için de bir süre diğer adalarda oynamak, ya da oynayan oyuncuların tarzına bakmak lazım. Eski köye yeni adet getirmek biraz iddialı bir çaba
3) Bir konuyu eleştirirken, çözüm önerisi ile beraber gelmek de önemli bir mevzu tabii.. Ama en önemli kısım bence gözden kolayca kaçan şu nokta: Ya! bu bir oyun.. bu oyunda böyle bir oyun.. limitleri içerisinde artısı eksisiyle bu kadar.. insanlar tarafından desteklendikçe ilerliyor.. departmanlara başvurup çalışmak lazım.. beğenmiyen de beğenmeyecek.. zorla da oynatılmıyor.. gene de, ilerlemekte, sürekli gelişimi, ben kendi 3-4 aylık sürecimde gördüm
4) Yanlış anlaşılmasın.. kimse eleştirmesin, öneri getirmesin demiyoruz.. hatta bir açıklık varsa biz bulmayacazda kim bulacak.. hatta bu mısır niye yenmiyo!.. zırh niye yok!.. dövüşlerde niye retallation yok.. menzilli silah / melee ayrımı eksik.. dinamik isim istedik haftaya geliyor mesela..
Oyun tarzına yönelik eleştiriler:
Oyunda açık noktalar var.. doğal olarak her oyuncu buna kendi çapında bir çözüm getiriyor.. Örneğin: doğum ve OOC bilgiler..
20 yaşında doğuyor muyuz.. 20sine kadar kenarda uyuyormuyuz, adaya gemi kazasıyla mı düşüyoruz, gökten zembillle mi iniyoruz.. tartışılır (hatta oyun içi tartışma yaratıyor.. dini inançlar falan, hayatta da aynı zaten). Mühim de değil bence. Önemli olan sonrası..
OOC bilgi kullanımı sorun olabilmekte .. bu konuda benim mottom şudur:
* Karakterlerimizin belirli bir algısı, game-in bilgisi, ve gözü var. Hepimiz çıplak bir şekilde gezerken.. ben karşımdakini çıplak olarak görürken... "çantasından ıspanak çıkarır" lafı okursam.. beni rahatsız ediyor.. çünkü olmadığını görüyoruz.
* Bir karakter büyücü ya da şövalye olduğunu söylüyorsa.. desin.. role-play'e renk katar.. çünkü bakınca olmadığını göremiyorum.. haa büyü yap dersin yapamaz.. ya yalancıdır ya delidir dersin. Gemi kazasında dştüm diyebilir.. bilememki ben öyle mi değil mi.. mümkün yani.
Bununla beraber hiç bir karakter role-play muhabbeti ile Ana-Kuralı ihlal edemez hatırlatalım.. yani sen büyücü olduğun için, ben diğer karakterlerin yerini hissediyorum ayağına yatamazsın..
* Ama yeni doğmuş bir karakter Nairis'ten memnun değilken, kimseyle bunu oyun içinde konuşmamıssa.. (konuşunca duyuyoruz) ya da özelden konuşmamışsa (onu da görüyoruz) kalkıp bana Mezhin diye bir yer varmış.. nasıl gidecez demesin! Yani faul-play yapcaksanız da.. kılıfına uydurun. yerde harita var.. al bak.. sonra "Burda Mezhin diye bir yer gözüküyor neresi" de.
* Eşyalara yönelik olarak.. elimizde bir alet olmaması taşdevrinde olduğumuz anlamına gelmemekte.. yani şarap yok mesela yanımızda, *şarabını çıkarıp içer* yazamazsın ama "keşke şarap olsaydı da içseydik" diyebilirsin.
Neyse.. uzamasın.. konu açıldıkça konuşuruz. Kabası böyle
Bu batağa batmış tüm arkadaşlar olarak.. hergün hepimiz Cantr'a uzun vakitler ve efor harcıyoruz. Düştük, çıktık, uğraştık,didindik, kavga ettik, eleştirdik.. bu sürece hitaben bir kaç kelam etme niyetindeyim.
Aslında bu yazıyı üçüncü yazışım, ilk iki seferde veritabanı çöktüğü için kayıt edemedi. Ben de fırsattan istifade dilini biraz daha hafifletmem gerek galiba fikrine kapıldım. Demem odur ki, yazacaklarım şahsi algılanmasın, gönderme olarak da düşünülmesin.
Eleştirilere yönelik:
Tipik bir şekilde dakika bir Türklüğümüzü sergiliyoruz tabii.. Jos Cantr'ı Türklerden korusun dedirtecez yakında sanırsam.
Şimdi hepimiz çeşitli zamanlarda oyuna eleştiri getiriyoruz. da.. bunun da yolu var yordamı var. Şu eleştirileri işe yarar hale getirmek adına şunları düşünüyorum:
1) Kendi kendimize homurdanıp, sokranmanın bir faydası yok. Bir eleştiri yapılacaksa bunu ilgili makama ileterek yapmalıyız. Yani, gelip de bana "abi oyunun şurası çok kötü.. şurası çok saçma.." deyince bir şey değişmiyor, elimize de bir şey geçmiyor.
Eleştirilerin ilgili departmanlara gönderilmesi ya da foruma yazılması lazım.. yoksa tavada su dövmüş oluyoruz.. bir de gereksiz yere oyundan soğutuyoruz kendimizi.
2) Bir eleştiri ya da öneri getirmeden önce yapılması gerekenler de var tabii.. memlekette en çok atlanan basamaktır kendisi bu arada.. :
- Mevcut durum niye böyle? Bir sebebi var mı, yoksa düşünülmemiş mi?
Örneğin hayvan adları çevrilmemiş.. sorarsanız öğreniyorsunuz ki "çevirilemiyorlar".. üstünde çalışılmakta. Ya da "niye 200 dakika limiti var, ne gerek var?" sorunca ilgili şahıs diyor ki "olmayınca server çöküyor" sen de "hıı.. tamam" diyorsun. uzun lafın kısası önce bir soracaksın. Daha oyuna girdiğinin ikinci gününde şu yanlış bu yanlış demekle olmuyor.
- Bir öneri getirmeden önce bu öneri daha önce konuşulmuş mu diye sorulmalı
Forumda biliyorsunuz bir "Öneriler(Suggestions)" bölümü var.. valla çok uzun o yüzden ben de okumuyorum.. ama Uğur'a soruyorum, böyle bir konu konuşuldu mu diye.. çünkü 2000 cantr oyuncusu da armut toplamıyor biz düşünürken.
-Önerinin Cantr'a uygunluğu içinde iki krater var.
İlki.. bilgisayar programına uygun olması; ikincisi cantr ruhuna uygun olması.. bu noktada MUD, FRP ya da Ultima gibi düşüncelerimizden değil cantr kültürünü ele almak gerekli.. onun için de bir süre diğer adalarda oynamak, ya da oynayan oyuncuların tarzına bakmak lazım. Eski köye yeni adet getirmek biraz iddialı bir çaba
3) Bir konuyu eleştirirken, çözüm önerisi ile beraber gelmek de önemli bir mevzu tabii.. Ama en önemli kısım bence gözden kolayca kaçan şu nokta: Ya! bu bir oyun.. bu oyunda böyle bir oyun.. limitleri içerisinde artısı eksisiyle bu kadar.. insanlar tarafından desteklendikçe ilerliyor.. departmanlara başvurup çalışmak lazım.. beğenmiyen de beğenmeyecek.. zorla da oynatılmıyor.. gene de, ilerlemekte, sürekli gelişimi, ben kendi 3-4 aylık sürecimde gördüm
4) Yanlış anlaşılmasın.. kimse eleştirmesin, öneri getirmesin demiyoruz.. hatta bir açıklık varsa biz bulmayacazda kim bulacak.. hatta bu mısır niye yenmiyo!.. zırh niye yok!.. dövüşlerde niye retallation yok.. menzilli silah / melee ayrımı eksik.. dinamik isim istedik haftaya geliyor mesela..
Oyun tarzına yönelik eleştiriler:
Oyunda açık noktalar var.. doğal olarak her oyuncu buna kendi çapında bir çözüm getiriyor.. Örneğin: doğum ve OOC bilgiler..
20 yaşında doğuyor muyuz.. 20sine kadar kenarda uyuyormuyuz, adaya gemi kazasıyla mı düşüyoruz, gökten zembillle mi iniyoruz.. tartışılır (hatta oyun içi tartışma yaratıyor.. dini inançlar falan, hayatta da aynı zaten). Mühim de değil bence. Önemli olan sonrası..
OOC bilgi kullanımı sorun olabilmekte .. bu konuda benim mottom şudur:
* Karakterlerimizin belirli bir algısı, game-in bilgisi, ve gözü var. Hepimiz çıplak bir şekilde gezerken.. ben karşımdakini çıplak olarak görürken... "çantasından ıspanak çıkarır" lafı okursam.. beni rahatsız ediyor.. çünkü olmadığını görüyoruz.
* Bir karakter büyücü ya da şövalye olduğunu söylüyorsa.. desin.. role-play'e renk katar.. çünkü bakınca olmadığını göremiyorum.. haa büyü yap dersin yapamaz.. ya yalancıdır ya delidir dersin. Gemi kazasında dştüm diyebilir.. bilememki ben öyle mi değil mi.. mümkün yani.
Bununla beraber hiç bir karakter role-play muhabbeti ile Ana-Kuralı ihlal edemez hatırlatalım.. yani sen büyücü olduğun için, ben diğer karakterlerin yerini hissediyorum ayağına yatamazsın..
* Ama yeni doğmuş bir karakter Nairis'ten memnun değilken, kimseyle bunu oyun içinde konuşmamıssa.. (konuşunca duyuyoruz) ya da özelden konuşmamışsa (onu da görüyoruz) kalkıp bana Mezhin diye bir yer varmış.. nasıl gidecez demesin! Yani faul-play yapcaksanız da.. kılıfına uydurun. yerde harita var.. al bak.. sonra "Burda Mezhin diye bir yer gözüküyor neresi" de.
* Eşyalara yönelik olarak.. elimizde bir alet olmaması taşdevrinde olduğumuz anlamına gelmemekte.. yani şarap yok mesela yanımızda, *şarabını çıkarıp içer* yazamazsın ama "keşke şarap olsaydı da içseydik" diyebilirsin.
Neyse.. uzamasın.. konu açıldıkça konuşuruz. Kabası böyle